2 Aralık 2013 Pazartesi

EVDE SAÇ AÇMA İŞLEMİ..

Evet evet doğru yazdım evde saç açma işlemi benim gibi saçı çok ince telli olan biri evde tek başına saçındaki 3 kat boyayı açtı hemde koyu kahve saçlarımı tek seferde açıp küllü açık kumrala döndüm.Tabi saçımı yakıcam diye çok korktum ama açıcının etkisini azaltmak için karışımın içine zeytinyağı kattım. Doğru okudunuz saçlarım yanması diye açıcının içine  zeytinyağı kattım ve saçları tek sefer de açtım... saçlarımı 2 gün dinlendirdikten sonra küllü açık kumral ve kumral karışımı ile boyadım ve brezilya fönü konusundaki saç rengi ortaya çıktı. Yalnız saçlarımı açıcı maddenin  kaliteli olmasına özen gösterdim ( benim gibi çılgınlık yapıp evde tek başınıza saçlarınızı açmaya çalışmayın en azından eli bu işlere yatkın birinden yardım alın)

GECE UYURKEN GÜZELLEŞİN....

Hemen hemen her bayan gece yatmadan önce cildini nemlendirir.Peki kullandığınız kremin yada nemlendiricinin içine doğal bir kaç malzeme katarak sabaha kadar cildinizi beslemeye ve gençleştirmeye ne dersiniz.İşte size önerim


  • nemlendirici bir krem (marka yada tipi önemli değil )
  • 1 çay kaşığı bal
  • 2 tane siyah üzüm 
ufak bir kaba yada kavonoza kullanacağımız kadar kremi alıyoruz. Kavonuzun içine 1 çay kaşığı balı ve 2 tane siyah üzümün özünü katıyoruz (ben çok az yaptığım için 2 tane siyah üzüm kullandım) krem bal ve siyah üzüm özünü bir güzel karıştırıp gece yatmadan önce tonik ile temizlediğimiz (daha önce tarini vermiştim)cildimize uyguluyoruz. Sabaha yüzümüzü yıkadığımızda cildiğimizin ne kadar yumuşak ve parlak olduğunu farkedeceksiniz... (üzümün cilt için önemi son yıllarda daha çok öne çıktı...)

KOLAY PEELİNG

EVDE BULUNAN MALZEMELER İLE PEELİNG YAPIMI

İlk olarak mısır unu ile olan tarifi vereceğim 

  • hemen her evde bulunan mısır unu evde kullandığımız herhan gibi bir el kremi ile karıştırıp elimize ve yüzümüze sürüp yavaş yavaş masaj yapıyoruz cildimizdeki ölü derilerde kurtulduğunuzu göreceksiniz.
  • Bir diğeri ise Türk Kahvesini sevmeyeniniz yoktur. İster orta,ister sadei ister şekerli olsan mutlaka içeriz. işte kahvenin telvesini elinize ve yüzünüze sürdüğünüzde peeling işlevi gördüğünü göreceksiniz..

BAK SEN ŞU ÇAYIN FAYDALARINA...

BAK SEN ŞU ÇAYIN FAYDALARINA

evde hergün demleyip içtiğimiz çayın ne kadar faydası varmış da haberimiz yokmuş..
  • EN önemli özelliği doğal bir tonik olarak kullanabilirsiniz. yüzünüzdeki gözenkleri sıkışlaştırmak için doğal bir yöntem
  • Diğer bir yararı ise Kirpik bakımında kullanabilirsiniz.. hergün kirpiklerinize ılık çay ile kompres yapın yakın zamanda uzadığını farkedeceksiniz.
  • Ya ayak kokusuna giderdiğini duydunuz mu ? Eminim duymamışsınızdır. Akşam çay keyfinden kalan çayı ufak bir leğene alıp ayaklarınız 15-20 dakika bu kürde dinlendirdiğinizde ayak kokusunun kısa zamanda yok olduğunu göreceksiniz.
  • Peki parlak saçlar için durulama suyu olarak kullanmaya ne dersiniz...
Şimdilik bilinen yararları bunlar ama bu kadar olmadığı ve daha bir çok yararının ortaya çıkacaktır..

1 Aralık 2013 Pazar

EVDE BREZİLYA FÖNÜ

KULLANILAN MALZEMELER


  •  Bir çift eldiven
  • Bir cam kase
  • Boya fırçası
  • Ağzınızı ve burnunuzu kapatabilecek büyüklükte maske
  • Saç Bonesi veya strech film
  • Fön makinesi
  • 230 dereceye kadar ısınabilen kaliteli bir düzleştirici
  • Sülfatsız şampuan
  • 80 ml Keratin (KOZMETİK DEPOLARINDAN BULABİLİRSİNİZ)



 ARKADAŞLAR EĞER EVDE VANTİLATÖRÜNÜZ YOKSA MUTLAKA AMA MUTLAKA BALKONDA YADA EVİN BOL HAVA ALAN BİR YERİNDE YAPMANIZI  ÖNERİRİM...
SAÇLARIMIN DOĞAL HALİ



SAÇLARIMIN DOĞAL HALİ













ŞİMDİ ANLATMAYA BAŞLAYABİLİRİM

Önce sülfatsız şampuan ile saçlarımızı bir güzel yıkıyoruz. Saçlarımızdaki kimyasal birikintilerden kurtuluyoruz daha sonra saçlarımızı kurutma makinesi ile iyice kurutuyoruz.hiç bir şekilde nemli yada ıslaklık kalmayacak şekilde. Saçları çok kıvırcık olan arkadaşlar düzleştirici ile düzleştirebilir.Sıra geldi keratini saçlarımıza sürmeye. Keratini sAçlarımıza ince tutamlar halinde ve saç derimizden 2 cm uzaklıkta sürüyoruz. keratini saç derimize sürmememiz gerekiyor zarar verebilir. Keratinin keskin kokusu burnuza doldugunu ve gözlerinizin dolduğunu tahmin edebiliyorum. Bunun için hızlı bir şekilde saçlarınıza sürmenizi öneririm.Keratin sürme işlemi bittikten sonra saçlarımızı tepeden toka ile tutturduktan sonra  strech film ile yada bone ile sarıyoruz 30 - 40 dakika arasında saçlarımızda tutuyoruz bu arada kendimize cilt bakımı yapabiliriz. 40 dakikanın sonunda saçımızı açıyoruz ve saç kurutma makinesi ve kalın dişli bir tarakla tarayarak saçlarımızı kurutuyoruz. Daha sonra  230 dereceye kadar ısıttığımız düzleştiricimiz ile saçlarımızı düzleştirmeye başlıyoruz (saçları benim gibi çok ince telli olan arkadaşlar 190- 200 derece arasında düzleştriciyi kullanabilirsiniiz. saçlarımızı düzleştirelim derken yakmayalım demi :) .Mutlaka ama mutlaka maskemiz yüzümüzde varsa vantilatörümüz çalışır durumda olsun yoksa da camı kapıyı mutlaka açın.Saçlarımızı küçük tutamlar halinde alıp saç düzleştirici ile presliyoruz. saçlarınızda çıkan dumanları ve gözlerinizden akan yaşları görür gibiyim. saç tutamlarından çıkan duman durasıya kadar düzleştiricimiz ile presliyoruz. Tüm saçımızı bu şekilde presledikten sonra işlemimizi bitiriyoruz..

KERATİN İLE DÜZLEŞTİRİLMİŞ HALİ


KERATİN İLE DÜZLEŞTİRİLMİŞ HALİ











BEKLEME VE DURULAMA


Saçı düzleştirme işlemi bittikten sonra saçlarımıza 4 gün boyunca yıkamıyoruz.Her sabah kalktığımızda saçlarımızı 190-200 arasındaki ısıdaki saç düzleştirici ile düzleştiriyoruz.
4 GÜN BOYUNCA SAÇLARIMIZA EN UFAK SU YADA  HERHANGİBİ BİR MADDE ( SAÇ KREMİ, FÖN SUYU,YADA SPREY, JÖLE GİBİ ŞEYLER KISACASI HİÇBİR ŞEY SÜRMÜYORUZ.
4. GÜNÜN SONUNDA SAÇLARIMIZI SÜLFATSIZ ŞAMPUAN İLE YIKAYIP DURULUYORUZ SIRA GELDİ SAÇLARIMIZI KURUTMA İŞLEMİNE SAÇLARIMIZ HEMEN KURUDUĞUNU VE FÖN ÇEKMEMİZE GEREK KALMADIĞINI GÖRECEKSİNİZ.( bu arada eğer saçlarınızda boya varsa 1-2 ton rengide açılma olabilir en azından benimkinde oldu)

YIKAYIP KURUTTUKTAN SONRAKİ HALİ
YIKAYIP KURUTTUKTAN SONRAKİ HALİ














NOT: BREZİLYA FÖNÜ YAPTIKTAN SONRA KULLANDIĞINIZ ŞAMPUAN SÜLFATSIZ OLMALI FAZLA SICAK SU İLE SAÇLARINIZI YIKAMAMALISINIZ (SICAK SU BREZİLYA FÖNÜNÜN DÜŞMANI) SAÇLARINA FÖN SUYU YADA BAŞKA BİR ŞEY KULLANMAMASLISINIZ. ZATEN GEREK DE KALMAYACAK....

ŞAMPUAN OLARAK

Down Under Natural's Nude önerebilirim. (ben onu kullandım)


SAÇ DÖKÜLMESİNE BİTKİSEL ÇÖZÜM

  • Bize lazım olacak malzemeler 
  • 1 litre su
  • 2 yemek kaşığı kadar lavanta
Kaynamış olan suya 2 yemek kaşığı lavantayı atıp demlenmesi için ağzını kapatıyoruz. Ilık hale gelen lavanta kürünü süzgeç yardımı ile süzüyoruz ve banyoda durulama suyu olarak kullanıyoruz. Hem ekonomik hemde lavanta kürü hazır olasıya kadar evi güzel bir koku sarıyor...

ROMATİZMA VE BEL FITIĞI AĞRILARINA ÇÖZÜM...

Romatizma ve bel fıtığı ağrıları olanlar çözümü çok uzakta değil. Her aktarda bulabileceğiniz ARDINÇ YAĞI ağrılarınızın çözümü olacaktır.Akşamları yatmadan önce ağrıyan bölgenize dört parmağınız ile hafif bir masaj yaparak yağı yedirmelisiniz. Fazla bastımadan yavaş yavaş masaj yapacaksınız. Masaj yaparken elinizin ve cildinizin ısındığını farkedeceksiniz. ARDINÇ YAĞINI düzenli olarak kullandığınızda ağrılanızın hafiflediğini göreceksiniz.

NOT: Aktardan özellikle ARDINÇ YAĞI isteyin bazen aktarlar ARDINÇ KATRANI verebiliyor. ardınç katranı bir işinize yaramaz en azından ağrılarınıza çözüm olmaz yoksa sedef hastası yada mantar rahatsızlığı olanlar kullanabilir.

TEŞEKKÜRLER ESKİ SEVGİLİ..... YAŞATTIĞIN BÜTÜN ACILARA YAŞATAMADIĞIN TÜM MUTLULUĞA RAĞMEN YİNEDE TEŞEKKÜRLER....

Kaç defa ayrılıp barıştık, saymadım. Hepsinde son olduğunu düşündüğüm ayrılıklarımızla büyümüşüm, yeni fark ediyorum
Teşekkürler Eski Sevgili….
Ayrılıklar insanı büyütüyor, bu kesin! Ancak nereye doğru boy vereceğini, hangi yöne gideceğinin seçimini kişi kendisi yapıyor.
Senden nefret ederek, içimde kin besleyerek de büyüyebilirdim. O zaman kötülüğün o soğukkanlı erdemine ulaşırdım ama benim toprağım iyi! Ne yapsam kalbimde uzun zaman barınmıyor kötülük!
Seni severek girdiğim sevgi adasında, tek başıma kaldığımın kaçıncı tekrarıydı, hatırlamıyorum; senden nefret etmemeyi öğrendim. Yaşadıklarımıza, sevgime, kendime duyduğum saygıya hürmetten, ben seni olduğun gibi kabul etmeyi seçtim. Bu daha zordu üstelik!
İnsanı insan yapan erdemlerin başında geliyorsa sabır ve anlayış, ben bu basamağı çıkmak niyetindeydim. Belki de sadece bu yüzden hayatıma gönderildin!
En kolayı nefret etmek aslında! “Allah belanı versin” diyerek küfür etmekten daha kolay ne var, gidenin ardından yapılacak? Çok canın yandığında, kalbin kırıldığında isyan ediyorsun, bunu kim anlayamaz? Ancak öfkelenmenin de sınırını ayarlamak gerekiyor.
Onca yaşanmışlığa, emeğe isyan ediyorsun. Doğal bir tepki! Sonra aklın devreye girmesi gerekiyor. Birini sevmek, sadece kalbinin seçimiyle olabiliyor. Kimse kimseyi silah zoruyla sevdiremez, sadece yanında durmasını sağlayabilir. Sevdiysen, yüreğinin ve aklının tercihi budur; kandırıldığını ve inandırıldığını düşünmek ise, ruhun kendini kandırmasıdır.
Her seçimimizin sonu iyi olsaydı, nasıl büyürdük? Hiç elimizi kesmeden, bıçağın tehlikesini öğrenebilir miyiz? Hiç acı çekmemiş bir ruhun, geleceği yer neresidir? Daha önemli soru, madem olgunlaşmayacak ve öğrenmeyecek, o ruh neden buradadır? Bu soruya farklı cevaplar verilebilir elbette!
Seninle birlikte, bu hayatta olup biteni merak etmeyi öğrendim. Neden yaşadığımı, neden bu yaşadıklarımın başıma geldiğini ve daha birçok soruyu sormayı öğrendim. Bana yaşattıkların katlanması hiç kolay acılar değildi ama hepsi için teşekkür ederim. Kendime giden yolda, rehberlerimden biri de sendin! Allahtan benim toprağım iyiydi, kötülüğe doğru serpilmedim!

SEVGİLİYEE .....

Usandım yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten, usandım, tarla kuşunun sesinden usandım bu yürekten kendimden usandım durup durup seni özlemekten.... 
Hasretim rengine siyah mı desem ağarmak bilmiyor sonsuz geceler ya gülerdim ya, ölürdüm görsem ömrümden uzansa sensiz geceler... 
Kaybetme korkusu taa içimdeyken, bekle diyorsun, döneceğim bir gün. Beden beklemesine bekliyor ama yürek kan ağlıyor sensiz geçen hergün... 
Akşamın matem rengine büründüğü saatte gökyüzündeki kandiller tek, tek yanmaya başladığında içimde sessiz bir çığlık... özlemeyi özledim.... özlemeye değer ne kaldıysa... 
tüketti usanmışlığın senide benide ben bekle demedim senin hissetmeni bekledim sen hissetmemeyi tercih ettin....ya da hissetmeye odaklandığın şeyin seni tüketmesini istedin tükettin kendini içinde ki sevgini yada tükettiğini sandın...sana söylemiştim cesur ol ve hisset diye sen yenilmişliği seçtin ve suçlu yüreğini avutmak için suçlu aradın....değer bulduklarını özlemen hala bu duyguyu hissedebilmen adına...iyi bak kendine aynada ki insana sana nasıl seslendiğine.... 
KARDA DONMAK ÜZERESİN,,UYUMAK TATLI GELİYOR,,,AMA ÖLDÜĞÜNÜN FARKINDA DEĞİLSİN! ! ! ! ! 

ÜSTÜNE HIRKA AL.....

Yeni bir eve geldiğimde her şey yakamı bırakacak sandım, oysa bütün eşyalar ve fotoğraflar kalple birlikte taşınıyormuş başka bir yere… Gülüşümden eksik bırakmıştım onu, pelerini bende kalmıştı, kahramanlığı yerde… Ateşe değil yalnızca acıya değen teni beni kaç kez yalnız bıraktıysa, o kadar yalnız kalamamıştı kendiyle. Burada onun için de nefes aldığımı biliyordu her seferinde…
İçerde hep ağlayan başka bir ses vardı… Zaman zaman yerimden kalkıp, onun güzel uykusuna bakarak affediyordum olanları… Onun uykusuyla uyuyordum uyanık gecelerde… Sonra sen geliyordun, kapıdan içeri yaptığım en güzel hata giriyordu; alışıyordum ben de dönüşünde gözlerimin içini güldürecek her gidişe… Bir davet gibiydi yüzün, bakışınla imzalı mühürlü bir zarftı… Diğer kelimeleri hangi köşeye fırlatsam, kalbimde kalan hüzünlü üç harfti…
Yeryüzünde bir kalbe yaklaşmanın, gökyüzünde bir yıldıza ulaşmaktan daha sahici olduğunu düşündüm hep, elimdekine hep bu yüzden sıkı sıkı tutundum… Kendi ellerimden kaymamak için unuttum gördüğüm rüyaları… Bir rüyanın hatası mı bu, bir gerçeğin ihmali mi? Gözyaşları kolay aksın diye kirpiklerini yakan çocuk gibiydim ben, sen heveslerden çabuk bıkılsın ve hep geriye dönülsün diye ısrar ederken… Oysa her ayrılık hep erken…
İnsan ancak yazarak hesaplaşabiliyor hayatla… Bir hikâyenin sonuyla başı nasıl aynı olabilir diye oturup düşünürken, yazdığım cümlelerle bileklerinden yalanla akan kanı durdurdum… İnsanın elleri gözlerinden daha fazla itiraftır. Sen de bakışlarından çok, dokunuşunla parlak yalanlar uydurdun… Ben gözden düşerken, ayrılırken bile gözünden düşürmediğin yaşı nereye sakladığını merak ediyorum sadece… Bir de bütün intihar edecekleri kurtarmak istiyorum bu gece…
Ay hilâl bile değil, melâl…
Acı insanı yanıltır ya; ben seni sevmek istemiyorum artık hatırlamadığım sürece…
Yaşadıklarımın başkalarınınkinden farkı yoktu aslında. Herkes kadar aptaldım, herkes kadar çocuktum, herkes kadar gururluydum belki ve herkes kadar yaralıydım aşkta… Biri öç alacaksa, bir başka şehre göç de almalı bundan sonra. Tanıdık her sokak bir bıçak darbesine dönüşüyor yoksa…
Sen bana uymayıp değiştin mi; yeşil erik yerken kamaşmıyor mu ağzın hâlâ?
Bak bir harf daha ağlıyor ellerinde, bense bütün harfleri tek tek kalbimden söküyorum… Nice düşmanın denize döküldüğü savaşlar gibi, ben de seni bir parça kağıda döküyorum…
“Her sorana yenik, bitmeyen harbimiz, ilk gidenden beri kırık kalbimiz…” diye bir şiir yazacaktım dün ama vazgeçtim, çünkü bu odada kalma artık, orada kal…
Yazarken sıcaktan terledim ben, sen okurken sırtına hırka al…

BİR MUCİZE OLSA GELSE VE HİÇ GİTMESE .....

Bir  mucize olsa, şu damlacık suya karışıp yok olmasa mesela, tek başına sadece damla olarak kalabilse, tek başına mutlu bir damlacık olarak kalabilse, yok olmasa suyun içinde…
Bir mucize olsa ve kapı çalsa tam da şimdi, bir şişe şarapla bir dost çıkıp geliverse, iki kadeh olsa masada, çokca anı, aklıma düştün dese dost, çıkıp geldim öylece işte dese…
Bir mucize olsa ve kayan bir yıldızı görmezden gelsem,  şimdi olduğumdan başka bir yerde ve daha mutlu olamazdım desem, başka birisinin dileği ol bu sefer desem, telaşla dilek yetiştirmeye çalışmasam…
Bir mucize olsa ve radyoda o çok sevdiğim şarkı dile gelse, ‘seni bırakıp gidemem’ dese , her şeyi her şeyi bırakıp sadece şarkı olsam bende o sesle…
Bir mucize olsa, uyansam kalabalık bir pazar  kahvaltısı sabahına, babam otursa başköşede, gazetesini bırakıp günaydın dese aydınlık yüzüyle, masada kimsenin boşluğu olmasa…
Bir mucize olsa, küçük bir özürle, sıcak bir sarılışla bitse bütün kızgınlığım, gerçekten yanlış anlamış olsam olanları,  içimde öfke olmadan devam etsem yoluma…
Bir mucize olsa ve kelimeler uçar gibi dökülse kalemimden, ketumluğum, yavanlığım gidiverse, içimde ne varsa kağıda boşalsa, gösterebilsem içimde kopan fırtınanın büyüklüğünü…
Bir mucize olsa ve tüm telaşım, içimde sürekli benimle kavga eden ses, kendimi sevmeme, kendim olmama engel olan ne varsa bitse, içim birazcık sessizleşse, birazcık dinlenebilse, yada dışardan birisi içimi görebilse ve usulca okşayıp saçımı geçecek dese…
Bir mucize olsa ve yılgınlığımdan sıyırıp yeniden  ayağa kaldırsa beni, bana benzeyen, tekrar düşebilirsin, ama bu sefer yalnız olmayacaksın dese, ve ben hiç yalnız hissetmesem kendimi…
Bir mucize olsa ve kelimelerim yalnızlığı, kırgınlığı, uzaklığı, gitmeyi, umutsuzluğu değilde kalmayı anlatsa, kaldığım yerdeki mutluluğu anlatsa, gamlı hazan mevsimini değilde taze bahar çiceklerini anlatsa…
Bir mucize olsa gelse ve hiç gitmese…

ALIŞVERİŞ

MODA